Gece geç saatte televizyon kanalları
arasında gezinip durmak, işleri ertelemek, akşam üstü şeker yemek. Bunların
hepsi kendi başlarına kötü olmasalar da, doğru koşullar altında hızla kötü
alışkanlıklar haline gelebilirler, diyor Güney California Üniversitesi (USC)
dekanı ve psikoloji profesörü Wendy Wood.
“Davranışlarımızın yaklaşık %40’ını
neredeyse günlük olarak tekrarlarız ve bunu genellikle aynı ortamlarda
yaparız,” diyor Wendy Wood. “Aynı zamanlarda ve mekanlarda yemek yeme, aynı
zaman ve mekanlarda egzersiz yapma ve işe gitme eğilimi gösteririz. Bu, çok
fazla şeyi tekrarladığımız anlamına geliyor.”
İyi ya da kötü, alışkanlıklar hayatımıza
istikrar getiriyor. Bir tür “koşullanmış öğrenme” oldukları için, aynı
koşullar altında ve aynı ortamlarda belirli hareketleri tekrarladığımız zaman
oluşuyorlar; işin özünde yinelenen işaretlere tepki veriyoruz.
“Alışkanlıklar oluştuğunda, sadece
işaretlerini algılamamız bile otomatik olarak buna karşılık verme isteğini
aklımıza getirir,” diyor Wood. “Örneğin, sabah ilk iş mutfağınıza girdiğinizde,
muhtemelen kahve yapmayı düşünürsünüz. Mutfağınızda gördüğünüz işaretler ve
sabah erken bir saat olması aklınıza kahve yapmayı getirir ve insanlar
genellikle akıllarındaki fikri hayata geçirirler.”
Hedeflerimizle tutarlı oldukları için iyi
alışkanlıklarımızı nadiren fark etsek de, kötü alışkanlıklarımızı fark etmek
oldukça kolaydır çünkü onları yapmama kararı versek bile bunu gerçekleştirmek
için fazlasıyla çaba sarf etmek zorunda kalırız.
“Bu nedenle de fazladan bir çörek yemenizin
sağlığınız için zararlı olduğuna karar verdiyseniz bile, esasında bu
konuda kararsızsınız demektir. Zihninizin alışkanlığa bağlı kısmı
pastanenin yanından geçtiğinizde çörek satın almayı düşünür, yönelimsel
kısmı ise artık çörek yememeye karar vermiştir,” diyor Wood.
Maalesef kötü bir alışkanlığınızı bir
günde değiştiremezsiniz ancak bunu kolaylaştırmak için uygulayabileceğiniz üç
adım var, diyor Wood:
Birinci Adım: İşaretleri
ortadan kaldırın.
İnsanlar bazen tatildeyken sigarayı
bırakmayı ya da yeni bir egzersiz rutinine yeni evlerine taşındıktan sonra
başlamayı daha kolay bulurlar. Wood’a göre “Bunun nedeni de istemedikleri
davranışlarını tekrarlamalarına neden olan eski işaretlerin artık olmamasıdır”.
Eğer ortamınızı değiştiremiyorsanız, o
zaman rutin programınızı değiştirin. Örneğin, sorunun ortaya çıkmasına neden
olan psstanenin yanından geçmekten kaçının ya da çöreklerin cazibesine
yenik düşmemek için paranızı yanınıza almayın.
İkinci adım: Kötü
alışkanlığınızın yerine koyabileceğiniz bir aktivite belirleyin.
Kötü alışkanlıkları ortadan kaldırmak,
yeni, iyi yönelimler için yer açar, diyor Wood. Örneğin, abur cubur satın almak
yerine, hayatınıza sağlıklı atıştırmalıklar dahil etmeye karar verebilir ve
masanızda elma ya da kabuklu yemişler bulundurabilirsiniz.
“Kendini kontrol hakkında en son yapılan
araştırmalar, hedeflerine ulaşmak konusunda gerçekten başarılı olan insanların
kendileri ile gerilimli bir şekilde mücadele etmeyen insanlar olduğunu
gösteriyor,” Wood’a göre. “Sağlıklı ya da üretken olmak konusunda stres
yapmıyorlar. Bunun yerine, hayatlarını planlıyorlar bu şekilde de istenilen
davranışlar otomatik bir hale geliyor ve alışkanlığa dönüşüyor.”
Üçüncü adım: Ortamsal işaretleri birleştirin.
“Yeni davranışın devamlı olmasını sağlamak
için bu davranışı değişmeyen ortamlarda tekrarlayın, böylece o ortamlarda
bulunduğunuzda bu alışkanlık otomatik olarak aklınıza gelir”, diyor Wood.
Eğer öğleden sonra 3’te enerjinizin
düşmesi şeker isteğinizi tetikliyorsa, sağlıklı atıştırmanızı saklayın ve o
zaman yiyin. Yeni davranışınız ve kötü alışkanlığınızı tetikleyen şeyin
sırasını değiştirmek yeni iyi alışkanlığınızın oluşma ihtimalini düşürür çünkü
ortamsal işaretlerin davranışlarımız üzerinde güçlü etkileri vardır.
USC’de yapılan bir araştırmada Wood ve
ekibi, sinemadaki insanlara bayat ve taze patlamış mısır yedirmişler. Wood
deneyin sonuçlarını şöyle yorumluyor:
“Herkes bayat patlamış mısırdan nefret
etti ve ne kadar nefret ettiklerini yüzlerinden anlayabiliyorduk. Ancak film
izlerken patlamış mısır yeme alışkanlığı olan insanlar mısırı yine de yediler”.
“Bu, alışkanlıkların hayatlarımızı ne kadar çok etkilediğinin bir göstergesidir
– bir yemekten nefret ettiğimizi söyleyebiliriz ancak alışkanlık nedeniyle yine
de yemeye devam ederiz.”
Devam ettirin.
Kötü alışkanlıklarınızdan başarıyla
kurtulmanın kilit noktası bu üç adımı tekrarlamaktır.
1960 yılında yazdığı klasik “Ruhsal
Sibernetik, Hayatı Daha Dolu Yaşamak için Yeni Bir Yol” kitabında Dr. Maxwell
Maltz, bir alışkanlığın oluşması için 21 gün gerektiğini söylemiş ancak Wood
bunun bu kadar sıradan ve basit olmadığını söylüyor.
College London Üniversitesi’nde kısa süre
önce yapılan bir araştırmada psikolog Pippa Lally, bazı davranışların 18 gün
içinde alışkanlık haline gelirken bazılarının alışkanlık haline gelmesi için
200 günden fazla süre geçmesi gerektiğini bulmuş; ortalama ise 66 gün.
Bu da, uzun vadede alışkanlığınızın yerine
geçirmek istediğiniz aktiviteyi yapmaya devam etmeniz, kendinize söz vermeniz
ve bu sözü tutmanız gerektiği anlamına geliyor. “Bir alışkanlık geliştirmek
için basit bir formül olsa harika olurdu,” diyor Wood. “Bu sürecin ne kadar
süreceği ise, davranışın ne kadar karmaşık olduğu da dahil olmak üzere pek çok
şeye bağlıdır.”
Kaynak: Stephanie
Vozza / Fast Company
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder